"Sinema,Uyanıkken Rüya Görmeye Devam Etmektir"



 

            

Sinemanın önünde, içeriye girmekten korkan küçük Sammy'yi rahatlatmak için annesi Mitzi "sinema,uyanıkken rüya görmeye devam etmektir"der. Aslında bu cümle hepimizin sinema sevgisini anlatan bir cümle. Hepimiz sinemayı, rüyalarımızı, hayallerimizi kanlı canlı karşımızda görebildiğimiz için bu kadar çok seviyoruz. Sammy(Spielberg) nin ilk kez sinemada film izlediğinden hissettiği heyecan, şaşkınlık, merak hepimize o kadar tanıdıkki bu yaşımızda bile bazı filmlerde hepimiz bu duyguları tekrar tekrar yaşıyoruz.


                           

The Fabelmans, Spielberg'ün direk olarak yaptığı en kişisel filmi. Bu güne kadar filmlerinde parçalanmış aileler ve bunun travmasını yaşayan çocukları çok izlemiştik ama bu kez yaşadığı o yıllara bir gönderme yapmıyor direk olarak hayatını anlatıyor. Anne, baba ve kız kardeşleriyle ilişkileri, annesinin benny amcaya aşık oluşu, anne-babasının ayrılışını hiç ajitasyon yapmadan hatta yer yer eğlenceli bir şekilde aktarmış. En çokta sinema ve kamerayı hayatının merkezine koymuş. Küçük bir çocukken sinema salonunda başlayan macerası daha sonra babasının el kamerasını kullanması ve o kamera ile çektiği filmler.


                           

Kamera, çocukluğundan beri en yakın dostu ve en büyük kurtarıcısı olmuş. Liseye giderken haftasonlarını çekim takvimine göre düzenleyen bir çocuk. Hatta, annesi ve benny amcanın arasındaki aşkı bile kendi çektiği görüntüleri montajlarken farkediyor. Ve annesinin yasak aşkını bildiğini, annesine sözcüklerle anlatmak yerine kendi montajladığı sahnelerle anlatıyor. Lisenin son sınıfındayken, babasının işi nedeniyle şehir değiştirmek zorunda kaldığında, yeni gittiği okulda okulun zorbaları tarafından hırpalandığında onu kurtaran yine kamera oluyor. Okulun geleneksel plaj partisini birazda zorlama ile kayda alma görevini alıyor-ki onu da başta istemesede kız arkadaşının babasının bir arriflex kamerası olduğunu duyduğunda kameranın cazibesine kapılıp kabul ediyor-partide o kadar güzel görüntüler çekiyor ve montaj yapıyorki kendisine zorbalık yapan okulun önde gelen öğrencisi filmde harika gösterilmesinin ağırlıını taşıyamıyor ve sammy'ye itiraflarda bulunuyor bu sayede araları normale dönüyor. Sinema ve kamera o kadar ruhuna, hücrelerine işlemişki; üniverstede normal bir bölüme gittiğinde panik ataklar geçirip normal hayat yaşayamaz hale geliyor.





Ailenin merkezindeki kişi anne Mitzi'yi calandıran Michelle Williams filmin yıldızı konumunda. HBO kanalının 2017 yılında yaptığı "Spielberg"belgeselini izlerseniz, Williams'ın anne Leah Spielberg'ü gerçekten harika bir şekilde perdeye yansıttığını görürsünüz. Şahsen,Williams'ın bu sene oscar yarışında en iyi kadın oyuncu dalında yarışmasını isterim. Spielberg ve büyük senarist Tony Kushner aslında çok basit ve sade bir hikayeyi o kadar güzel aktarmışlarki; sıcacık, yer yer komik, baştan aşağı "gerçek sinema"olan film çıkmış ortaya. Ve filmin kapanışındaki John Ford anektodu cidden müthiş olmuş.






Benim gibi çocukluğu, gençliği 80'ler 90'lara denk gelen hemen herkesin kalbinde Spielberg isminin çok farklı bir yeri vardır. Şahsi olarak benim hayatımda sinema bu kadar öenmliyse, ben sinemayı bu kadar çok seviyorsam bunun tek müsebbibi Steven Spielberg'tür. Sammy,The Greatest Show On Earth filmindeki tren sahnesini izlediğinde ne hissettiyse bende küçük bir çocukken Riders Of The Lost Ark'taki İndiana Jones'un dev kayadan kaçış sahnesini izlediğimde aynı şeyi hissetmiştim. Hayal kurmayı, bazen bu hayallerin içerisinde gerçeklikten kopmayı hep Spielberg filmlerinden öğrendim. Sinema denen olayın insanlara uyanıkken ble rüya gördürmek olduğunu tüm kariyeri boyunca bize gösterdi Spielberg. Ben şahsen, bu sinemayı yalayıp yutmuş büyük ustanın filmlerini her izlediğimde kendi kendime "iyiki sinema var"diyorum. Ve iyiki Steven Spielberg var.





Yorumlar

Popüler Yayınlar